top of page

Sarmaşık


Baba-oğul çatışmasından kaçmak mümkün değil. Arkanıza bakmadan, var gücünüzle koşun. İlk ciddi kavganıza, yemek masasında kendinizi kanıtlamaya çalıştığınız uzun sessizliklere çarpıyorsunuz. Sonra üzerinize geliyor, kahramanınızın sıradanlaşmaya başladığı ilk zamanlar. Yaşlandıkça/kaçtıkça onlara benziyoruz. Bu, her ne kadar problemli gözükse ve bir başarısızlık hissi yaratsa da bir taraftan da iyi hissettiriyor.


Can verdiğin, büyüttüğün kişide sende olmayanları/olmasını istediklerini görmeye çalışıyorsun. Bunun karşısında ise emeklerin/beklentilerin karşılığını verme ile senden öncekini aşma/onun gibi olmama gerilimi var. Çatışma da burada düğümleniyor sanki. Güçsüz kalınca sığındığın, çabalarken yarıştığın, kendinle ve geçmişinle hesaplaştığın zor bir alan baba-oğul ilişkisi.


Yekta Kopan'ın "Sarmaşık" isimli öyküsü, Levent Gönenç'in çizgileriyle yeniden hayat buldu geçtiğimiz ay. İki sıkı dostun duygudaşlığı ve samimiyeti üzerine kurulu bir işbirliği, kaybolan bir kedinin peşine giderken "düş ile gerçeğin, geçmiş ile şimdinin" kesiştiği bir baba-oğul hesaplaşması... Okuduktan sonraki ince burukluk hissine, onun merhametine ve gücüne sığınma isteği eşlik ediyor. Can dostlarımızla sabaha kadar içip bu çatışmadan çıkış yolları aradığımız bir güne varıyoruz sanki...


"Aynı ormanın ağacıymışım, yokluğunla budanan..."



Comments


bottom of page