Sene başından bu yana Türkiye’de müzik gündeminde öne çıkan en önemli gelişmelerin başında Kargo’nun tribute albümü Yarına Kalan Şarkılar ve grubun tek seferlik vereceği konser serisi geliyor. Hadi Elazzi ve GRGDN ekibi tarafından hayata geçirilen bu projenin öncelikli amaçlarından biri, grubu genç kuşakla tanıştırmaktı. Fakat çocukluk/gençlik dönemini Kargo şarkılarıyla dolduran nesil için bunun anlamı çok daha farklı.
Yirmi farklı sanatçının Kargo külliyatından seçtikleri şarkıları yeniden yorumladığı albüm, dört parça hâlinde yayınlandı. Konser serisinin ilki ise 18 Mayıs’ta Ankara’da gerçekleştirildi. Ocak ayından bu yana Kargo şarkıları dinleyerek ve anılarımızı yâd ederek geçirdiğimiz günlerin ardından biz de Ankara’da CerModern’de Kargo konserindeki yerimizi aldık.
📸: Dilan Bozyel
Bu yazı, yıllar sonra bir araya gelen grubu izlerken yaşadığımız büyülü anlara dair. Her ayrıntısı ince ince planlanmış bu özel konseri ömrümüzün sonuna kadar unutmayacağız. İyi ki oradaydık!
Konser öncesinde hissettiklerimiz
Cumartesi sabahına tarifi zor bir heyecanla uyandık. Kahvaltımızı yaptık, enerji topladık ve Cinnah Caddesi’nden konserin yapılacağı CerModern’e uzanan plansız bir yürüyüş rotasına koyulduk. Yol üstünde konsere birlikte gideceğimiz dostlarımızla buluştuk. Tandoğan’da bir öğrenci barında bira içip sohbet ederken, bilet aldığımız andan konser gününe kadar zamanın ne kadar hızlı geçtiğine şaşırdığımızdan bahsediyorduk. Oysa bu, Kargo’nun ikonik kadrosunun ayrılışının üstünden neredeyse çeyrek asır geçmesinin ve artık bizim yetişkin bireyler olmamızın yanında ufak bir detaydı sadece.
Konser 21:00’da başlayacaktı ama 20:30 civarında CerModern’in avlusunda büyük bir sakinlik karşıladı bizi. Konser izlemenin ötesinde, önemli bir buluşmada onlarca insanla bir zaman yolculuğuna çıkmak için oradaydık sanki. Herkesin birbirine gülümsediği, keyifle sohbet ettiği ve içten içte tanıdık yüzler aradığı o sıralarda hissettiğimiz şey ince bir huzur ve kocaman bir heyecandan ibaretti. Çocuğuyla Kargo konserine gelme keyfini yaşayan ebeveynlerin mutluluğunu görmeliydiniz.
Ön grup olmaması: Kargo’dan önce bir ön grubun sahne almamasını başta yadırgamıştık. Fakat The Cranberries, The Cure, Morrissey ve Massive Attack o anki heyecanımıza o kadar güzel eşlik ediyordu ki; o sırada aklımıza bir başka grubu canlı dinlemek gelmedi bile. Çalma listesinin konsere gelen kitlenin yaş ortalamasına hitap etmesi, iyi düşünülmüş bir detaydı. Bir başka canlı performansın yerine, konser saatine kadar herkesin sohbet ederek heyecanını paylaşabilmesinin çok daha yerinde olduğunu düşündük konser sonrasında.
“Var oldukça beraberiz…” Her grubun bir dinleyenleri bir de gerçek fan’ları vardır. Empati kurmaya çalışıyoruz ama KARGO online ekibinin şu süreçteki heyecanını hâlâ tahmin edemiyoruz. Saatler öncesinde alana gelip astıkları pankarta bakarken içimize dolan heyecan, Kargo’yu o gün orada dinleyecek olmamız dahi, esasında onların senelerdir taşıdığı sevgi ve emekten kaynaklanıyor.
21:10’da ışıklar söndü. Arkada Tool - Fear Inoculum çalmaya başladı. Bu, kopacak fırtınanın habercisiydi aslında. Konserin başlamak üzere olduğu o an şunu fark ettik, “setlist’in ilk şarkısını tahmin etme” oyununu atlamıştık. Konser ekibimize dönüp ulaşabildiklerimize bir mini anket yapmaya çalışırken Sezgi’den Ateş ve Su ve Taylan’dan Yüzleşme cevabı geliyordu. Fulya ise Kargo’nun Şairin Elinde ile çıkacağına neredeyse emindi. Ve haklıydı…
Yerle bir olan önyargılarımız
Sona sakladıklarımızı baştan söyleyelim: Koray Candemir, Selim Öztürk, Serkan Çeliköz, Mehmet Şenol Şişli (MŞŞ) ve Burak Karataş’tan oluşan ikonik kadronun tekrar bir araya gelmesi, umut etmeyi bile unuttuğumuz bir hadiseydi. Tribute albümden şarkılar yayınlanmaya başlamıştı ama grup üyeleri uzun sayılabilecek bir süre birlikte görüntü vermedi. Proje ile ilgili olarak ayrı ayrı röportajlar verildi. MŞŞ ve Selim Öztürk, 2Tek adındaki yeni projelerini duyurup şarkılar yayınlıyordu. Öte yandan, Koray Candemir’in 2020 yılından bu yana beklediğimiz yeni albümünün bu sonbaharda yayınlanacağını öğreniyorduk. Bu durum, duygusal bir birlikteliğin ötesinde sadece iş için bir araya gelindiğini düşündürüyordu bize. Bu bakımdan konser serisinin kendisine dair de soru işaretleri oluşuyordu kafamızda. Yirmi yılı aşkın süredir birlikte çalmayan ve gördüğümüz kadarıyla duygusal olarak da hâlâ kopuk bir ekip, birkaç prova sonrasında ne kadar etkili bir performans sergileyebilirdi ki?
Konser başlamadan önce aklımızın bir köşesinde bu düşünceler dönmeye devam ediyordu. Grubu bu gözle izlemek için şartlamıştık kendimizi. Fakat Kargo, tüm konser boyunca beklentilerimizin aksi yönünde bir görüntü çizdi. Bu konseri unutulmaz kılan şey de işte tam olarak buydu!
Sene 2024 ve resmen bir Kargo konserindeyiz
Önce Burak ile Serkan çıktı sahneye. Onu Selim ile MŞŞ izledi. Koray sahneye çıktığında ve şarkıya başladığında ise koca bir duvara çarpmıştık. Çünkü 2024 yılında bir Kargo konserindeydik ve canlı canlı Şairin Elinde dinliyorduk. Grubun arkasındaki dev ekranda şarkı sözleriyle ilişkili görseller akıyordu. Koray ilk anın heyecanıyla yükselirken, bir anlığına MŞŞ ile Selim’in bakışıp gülümsedikleri bir anı yakaladık. Türkçe sözlü rock müzik tarihinde çok özel bir yerde durduğumuzun farkına varıyorduk. Şairin Elinde sona ererken Koray Candemir, heyecanlı bir şekilde, nostaljik bir zaman tüneline girmek üzere olduğumuzu söylüyordu ve sürprizlere hazılıklı olmamız konusunda uyarıyordu.
Kusursuza yakın bir performans: Elbette biz sıradan dinleyicilerin anlayamayacağı şeyler yaşanmıştır ama grubun sahnede neredeyse hatasız biçimde çaldığını söyleyebiliriz. Şarkı sözleri, bölümlerin sırası, sololar… Konser için hazırlanan düzenlemeler dışında neredeyse her şeyi, albüm kayıtlarından bildiğimiz şekilde duyduk. Öte yandan, Koray Candemir’in sesinde neredeyse hiçbir deformasyon olmaması ve albüm kaydına yakınsayan sesi ise tüm konsere damga vurdu. Kendisinin o ikonik nağmelerini tertemiz biçimde duymak harikaydı. Bir müzisyenin bunu nasıl başardığını anlamak gerçekten çok zor.
Bizim için en özel Kargo şarkısı olan Farklı Rüyalar, setlist’te ikinci sıradaydı. Tüm gücümüzle şarkıya eşlik ettik. Yüzlerce kişiyle şarkı söylemek, müzikseverler için en güzel hislerden biri. Sen Her Zaman ve Renklerin İçinde çalarken bir yandan da seyirci korosuna kulak kabarttık. Şarkılara muhteşem bir şekilde katılım gösteriyordu herkes. Renklerin İçinde’nin sonunda grup da buna kayıtsız kalmadı ve nakaratı son bir kez seyirci korosuna tekrarlattı. Sadece bunu tekrar yaşamak için bile İstanbul ve İzmir konserlerini de yakalamayı düşünmemek elde değil… Renklerin İçinde’yi Ateş ve Su ile Sen Uyurken takip etti.
Yalnızlık Mevsimi serisi: Bunca özlem ne uğruna?
Mübalağa etmeden söylüyoruz ki; grup aradan 25 yıl geçmemiş gibi büyük bir samimiyet ve kuvvetli bir enerjiyle çalıyordu sahnede. Ateş ve Su’da MŞŞ ile Koray’ı omuz omuza çalarken izliyorduk. Tüm Kargo üyeleri, birbirleri arasındaki konuşmaları ve bakışmalarıyla konser boyunca bunu hep hissettirdi.Ateş ve Su sonrasında gelen Yalnızlık Mevsimi serisi Marilyn Monroe ile başladı. Serkan, solosunu çalarken herkes ona dönüyordu ve etkileyici bir jam session’daydılar sanki. Aralarındaki eğlence düzeyi seyirciyi de yukarı taşıyordu. Etkileyici performansları ile yılların acısını çıkarıyorlardı. Biz ise bu zaman tünelinin en eğimli kısmında son hızda sürükleniyorduk… İstemsizce şu soruyu soruyorduk: Her şey bu kadar harikayken bunca özlem ne uğruna?
Setlist ve görseller: Konser öncesinde, setlist’te sadece tribute albümdeki şarkılara yer verilip verilmeyeceğini ve konserin kaç şarkıdan oluşacağını merak ediyorduk. Ara vermeden, tribute albümün dışındaki şarkıların da yer aldığı 19 + 3 tane şarkı çaldılar. Albüm kaydındaki akışın dışına çıkıp yer yer yumuşattıkları yer yer doğaçlamaya gittikleri versiyonlarıyla dinledik bazı şarkıları. Her albümü kapsayan, oldukça dengeli bir setlist’ti. Ayrıca, belirli istisnalar haricinde arkadaki dev ekrana yansıtılan (muhtemelen yapay zeka ile oluşturulan) tüm görseller de tasarımsal olarak birbiriyle uyumlu biçimde hazırlanmıştı. Dinlediklerimiz ve izlediklerimiz muhteşem bir uyum içindeydi.
Marilyn Monroe çalarken arkada Monroe ve Kennedy başta olmak üzere dönemin önemli figürlerinin fotoğrafları/video kayıtları dönmeye başlıyordu. Şarkı sonundaki o agresif koşunun sonrasında Koray da bu anları ne kadar özlediğini söyledi. Nefesimizi toplamaya çalışırken Kalamış Parkı çalıyordu. Başta müjdeledikleri sürprizin o anda gerçekleşmesini ve tıpkı şarkının klibinde de olduğu gibi bir anda sahnede Şebnem Ferah’ın belirmesini diliyorduk. Gerçekleşmeyeceğini bile bile… Hayal kurarken ve “Aşk bomboş bir park şimdi…” diye var gücümüzle bağırırken, Koray dizleri üstünde şarkıyı sonlandırıyordu. Seri, Arabic Fahişe ve Yalnızlar Çağı ile devam etti. Yalnızlar Çağı çalarken dev ekranda şehir hayatından görüntüler izliyorduk. “Odalar evler içinde ıslak kesif bir duman,Caddeler içindeki bilinmeyen yangından”
Sonrasında sıra, aslında iki gün öncesinden kendini bağıra çağıra duyuran sürprize gelmişti. Harun Tekin, paylaştığı Instagram hikâyesinde, 19 Mayıs konseri için hafta sonu Ankara’da olacaklarını, yıllar sonra gelen Kargo konserini bu tesadüf gerçekleşmese bile asla kaçıramayacağını ve belki birlikte şarkı bile söyleyebileceklerini duyurmuştu. Koray, Harun Tekin’i “rock hazretleri” olarak davet etti sahneye. Bay Tekin, mor bir hoodie ile sahnedeydi. mor ve ötesi konserlerindeki gibi selamladı izleyenleri: “Hoşbulduk…” Kargo’yu ilk defa Mayıs 1997’de izlediğini, o gün ne kadar iyi çaldıklarını ve bunun hâlâ geçerli olduğunu söyledi. Boğaziçi dinliyorduk… Koray ve Harun verse’lerdeki dizeleri bölüşürken şu ana ışınlanıyorduk. Nakaratın son kez tekrarlandığı ve şarkının pik yaptığı bölümü Harun Tekin üstlendi. Kalamış Parkı’nda Şebnem Ferah’ı hayal ederken Rumeli Hisarı sırtlarında kendi evinde Harun Tekin ile rastlaşmak ve merkez-çevre tartışmalarının artık geçerliliğini tamamen yitirdiği bir zamanda onunla Boğaziçi söylemek büyük keyifti.
Bad’lik Amiri ve MŞŞ’nin unutulmaz şovu
Gecenin en unutulmaz anı, şüphesiz ki MŞŞ’nin özel şovuydu. Dev ekranda yüzünü şapkayla gizleyen MŞŞ, sıradaki şarkının Bad’lik Amiri olduğunu haber verdi önce ve ardından bellboy kıyafetiyle sahneye çıktı. Tüm ışıklar onun üstündeydi ve konseri bir anda avucunun içine almıştı. Dramatik bir biçimde “Aaaah... Şimdi ben… Zamanın beni sancıya mıhladığı yerdeyim.” derken; seyirciler de aynı acıyla ona eşlik ediyordu. Şarkı sona ererken ise bellboy rolündeki MŞŞ, tüm ekibi ve izleyenleri Kargo Otel girişinde karşılıyordu. Yazının bu kısmına kadar konserin ne kadar özenli bir şekilde hazırlandığını vurgulamaya çalıştık. MŞŞ’nin sahneye koyduğu şov, bu özenin en net göstergesiydi.
Kucaklaşma anı: Sen Bir Meleksin ile en tepedeyiz
Yalnızlık Mevsimi serisi ve MŞŞ’nin özel şovuyla Bad’lik Amiri… Sırada bir de akustik set vardı. Koray ve Selim, sahnenin en önüne gelip Yarına Ne Kaldı ve Yıllar Sonra çalıp söylediler. Bu kısmı grup ve seyirciler arasında kucaklaşma zamanı olarak düşünebilirsiniz. Seyircinin rolünün arttığı, grubun seyircilerin hazırladığı pankartları incelediği bir sakinleşme ve hasret giderme seansı... Harikaydı! Yıllar Sonra ile birlikte 2000 yılına, henüz sekiz yaşındayken bizi Kargo ile tanıştıran, Sen Bir Meleksin albümüne göz kırpmaya başlıyordu grup. Yanımda Sen Olmayınca ve Sen Bir Meleksin çaldılar. Kendi adımıza en yükseldiğimiz kısım burasıydı. Tribute albümde yer almayan Sen Bir Meleksin’i çaldıklarını fark ettiğimiz an, zaman ve mekân kavramları bulanıklaştı. Sanki konserde değil de evde, soğuk ama güneşli bir hafta sonu, müzik setinin önünde beton zemine çömelip bu albümü baştan sona dinliyorduk. Şarkının ikonik gitar solosuna sıra geldiğinde MŞŞ, Selim ve Koray yan yana dizilmişti. İkisinin ortasında o kadar havalı bir şekilde çalıyordu ki Selim… Farklı Rüyalar ve Renklerin İçinde’yi konserin başında değil de burada dinleseydik nasıl hissederdik, diye düşündük. Dev ekrandaki bulutların üstündeydik o an.
Konser sona eriyor, ruhlarımızda hiçbir sızı yok!
Son üç şarkı: Yüzleşme, Sonbahar ve Son Defa. Yüksek tempolu bir seyir izliyorduk son bölümde. Yüzleşme’yi giriş şarkısı olarak beklerken burada dinledik. Sonbahar’ı, Yıldızların Altında albümündeki versiyonuna uygun biçimde çaldılar. Koray Candemir - Ferman Akgül düetinin yerini burada Koray - Serkan aldı. Koray’ın konserlerde ekolu bir şekilde “Zıplaaa!” diye bağırışını hatırlar mısınız? Yıllarca youtube’da izlediğimiz o anı Sonbahar’da yakaladık. Herkesin keyfi o kadar yerindeydi ki… Son Defa çalarken, CerModern’in ahşap zemininin titreşimlerini hissediyorduk artık. Arkadaş grupları minik yuvarlaklar oluşturmuş ve birbirlerine bağırarak şarkı söylüyordu: “Denizler! Gökyüzü! Senle ben! SON DEFAAA AAA AA!”
Şarkı sona erdi ve grup sahneden indi. Tüm seyirciler alkış tutuyor ve bağırıyordu: “Bir daha, bir daha, bir daha!“ Bazı konserlerde grup şarkısını bitirdiğinde seyirciler şarkıyı devam ettirir. Keşke Kargo sahneden inerken Son Defa’nın nakaratını hep birlikte söyleseydik ve grubu bu şekilde bis’e çağırsaydık diye geçirdik içimizden. Fakat inisiyatif almaktan çekindik. Çünkü kimse eşlik etmezse bu sefer de çok garip oluyor. Çok şık olurdu ama… Grubu sahneye tekrar çağırırken hiç tanımadığımız bir beyefendi bize gülümseyerek döndü ve “Muhteşem bir konserdi!” dedi. Kargo şarkıları ile hiç tanımadığımız insanlarla aynı noktada buluşabilmek harika. Onların sahnedeki samimiyeti aynı şekilde biz seyircilere de doğrudan etki etmişti ve bu karşılaşma gecenin en kıymetleri anlarından biriydi.
Konserlerde bir grubun sahneden ayrılması sonrasında seyircinin alkışlarıyla sahneye tekrar çıkmasına bis deniyor. Grup bis için yerini aldığında neler çalacaklarını merakla bekliyorduk. Şunu her konser için söyleyebiliriz ki; iyi bir bis’ten en büyük beklentimiz o grubun eski ve niş şarkılarına olabilecek en çok sayıda yer verilmesidir. Kargo Ruhlarda Hiçbir Sızı Yok, Haydi Gel ve Yıldızların Altında çalarak beklentilerimizi, tüm konserde olduğu gibi, sonuna kadar karşıladı. Ruhlarda Hiçbir Sızı Yok’ta grubun gerçek fan’ları kendini gösteriyordu.Yalnızlık Mevsimi’nin iz bıraktığı tüm ruhlar tek bir ağızdan bağırıyordu: “Yalnız kalmaktan değil yalnız olmaktan kork sen!” Haydi Gel’de ise Selim başroldeydi. Söylediklerine göre ilk kez bir konserde şarkı söylüyordu. Şarkıyı bilen ya da bilmeyen herkesin çok kolay biçimde eşlik edebileceği bir nakarata sahip bu şarkıda herkes salınıyor ve gönlünce dans ediyordu: . “Haydi Gel! Katıl bize. Korkma bizden. Çünkü biz dans ediyoruz, dans ediyoruz gönlümüzce.” Tribute albümde bu şarkıyı seçen ve gruba da şarkıyı tekrar hatırlatan Evdeki Saat’e teşekkür etti Selim. Ardından son bir kapanış konuşması yaptı Koray. Tekrar görüşme temennilerinin ardından son şarkı Yıldızların Altında ile tüm alan son bir kez alev aldı.
Konser sonrasında büyük bir şaşkınlık ve elbette yorgunlukla kenara çekildik. Grubun fan’ları sahnenin sağ tarafında kulise girmeyi bekliyordu. Akşam Instagram paylaşımlarından anlıyorduk ki; hepsi istediğine ulaşmış, grupla sohbet etme ve fotoğraf çektirme şansını yakalamıştı. Harika bir his olmalı… Biz ise yavaş yavaş terk ettik alanı ama öylece eve dönemezdik de. Gençlik Caddesi’nde kokoreç yemeye karar verdik. Yol boyunca ve yemek yerken konserin değerlendirmesini yaptık. Evlere dağılırken saat 01:30’u gösteriyordu. Uyuduk, uyandık ve konser hâlâ aklımızın bir ucunda!
Değerlendirme
Performans (5/5): Kargo, aradan geçen zamana ve yukarıda açıkladığımız, grubun birliktelikten uzak bir görüntü sergilemesine dair, kaygılarımıza rağmen harika bir performans sergiledi Ankara konserinde. Yaklaşık 25 yıl sonra bir araya gelen bir ekibin bu kadar dinamik, hatasız ve yoğun bir performans sergileyebilmesi gerçekten büyük bir başarı. Bu başarı, grubun her bir üyesinin çok iyi müzisyen olmalarının yanında; temel olarak grubun, sahne ekibinin ve organizatörlerin ortaya koyduğu özenli ve incelikli çabadan geçiyor. Emeği geçen herkesin eline sağlık.
Atmosfer (5/5): Başından sonuna kadar kendimizi çok özel bir anın içinde hissettik. Zamanın farklı noktalarında Kargo şarkılarıyla ortak hisler paylaşan yaklaşık üç bin kişi ile şarkılar söylemek harikaydı. Grubun sahnedeki samimiyeti ve bunu yansıtma biçimi de elbette bu hislerimizi oldukça besledi. Bir konserin ötesinde, duygu paylaşımı ve hasret gidermekten ibaretti her şey. Ayrıca, CerModern’in iç avlusunda izlediğimiz tüm konserlerden bugüne kadar ses konusunda çok memnun kaldık. Bu, acaba oranın akustiğiyle alakalı mıdır bilmiyoruz fakat her enstrümanı rahatlıkla duyduk. Dinlediğimiz şarkılar ve gördüklerimiz arasındaki uyum karşısında oldukça etkilendik.
Organizasyon (4/5): Organizasyon, oldukça kibar ve işleri herkes için kolaylaştırıcı bir ekip tarafından yönetiliyordu. Konseri VIP bölümünde izledik. Kalabalığın yoğunlaşmadığı bir zamanda yerimizi aldık ve oldukça konforlu bir seyir deneyimi yaşadık. Bizim için her şey yolundaydı diyebiliriz. Fakat iki tane meseleye değinmek isteriz: Konser alanında para harcayabilmeniz için öncelikle uygulama üstünden hesap oluşturmanız ve para yüklemeniz gerekiyor. Muhtemelen organizasyonun para yönetimini kolaylaştırıcı bir yöntem bu ve aslında çok da vakit kaybına yol açmıyor. Fakat tek seferlik bir konser için seyircilerin gözünde oldukça zahmetli bir iş olarak algılanıyor. İçerde tekrar tekrar bu işlemi yapmamak için önden tek seferde bir yükleme yapmaya çalışıyorsunuz. Bu da seyircinin o sırada üstüne düşünmek istemeyeceği bir iş olarak çıkıyor karşısına. Ayrıca, konserin ortasında tuvalete gitmek üzere yerimizden ayrıldıktan sonra arkadaşlarımızın yanına dönmemiz oldukça çok zaman aldı. VIP giriş çıkışlarındaki kontrolün bir yerden sonra zayıfladığını gözlemledik. Bu durum giriş-çıkışları oldukça etkiledi.
Muazzam bir yazı olmuş. Günün heyecanından olanların bazılarını hatırlayamadığım için dönüp dönüp okuyacağım hafıza tazelemek için. Biraz ek olarak bende yaşadıklarımı anlatmak isterim. Kargo ile Ateş ve Su albümüyle tanıştım 13 yaşlarımdayken. Çoğu minik kızın bir ünlü çocukluk aşkı vardır benimki de Koray'dı o zamandan itibaren. Ama ben daha yeni keşfettikten kısa süre sonra dağılmaları sebebiyle bahsettiğiniz gibi bir araya gelmelerine, bu ekibin bir konserine gidebilecek olma fikrine sıcak bakmayı geçtim imkan vermediğim için bu umutsuzluğa alışmıştım. Derken duyuru yayınlandığı gibi VIP biletimi alıp gün saymaya başlamıştım. Konser günü 2006 doğumlu, yıldızların altında dışında bir tane bile kargo şarkısından haberi olmayan kardeşimle geldim. :) Alana da bir kaç saat erken gitmiştim içeri alacakları saati öğrenip ona göre yemek planlamasını yapabilmek için...…