Narcissus'lar her yerde! Echo'nun aşkına karşılık vermeyince sudaki yansımasına aşık olmakla cezalandırılan ve nehir kenarında kendini izleyerek ömrünü tüketen meşhur mitolojik karakterden bahsediyoruz. Günümüzde yaşasa bilişsel terapi ile derdine derman bulabilecekken, yok yere çiçeğe dönüşen zavallı Narcissus...
Bilişsel terapi, özellikle narsistlere ve narsistlerle mücadele edenlere yönelik bir terapi biçimi. İnsanlara, mekanlara, nesnelere yüklediğimiz anlamları sorgulamaya; olumsuz duygusal deneyimlerimiz ve kendimizi engelleyici davranışlara bağlı olarak gelişen yanlı varsayımlarımızı düzeltmeye çağırıyor bizi. Çarpıtılan düşüncelerin yerine daha doğru inanç ve çıkarımlar oluşturmayı hedefliyor.
Kuşkusuz ki; bir dönem siz de kendinizi işe yaramaz hissettiniz. Yetersizlik hissinize, toplumda yer bulamayacak olma fikri eşlik etti. Hayatınızdaki narsist patronlar, hocalar üzerinize üzerinize gelirken kaçamadınız. Bilişsel terapi işte tam da bu noktada olumsuz düşüncelerinizi, olumlu hikayelerle değiştirmek için var. Fakat kültürel teorist Mark Fisher bu duruma farklı bir açıdan yaklaşıyor.
Gençliğinden bu yana nükseden depresyonlarından muzdarip Fisher, bu ve benzer terapi biçimlerinin olumsuz duygular ardındaki en muhtemel nedeni kaçırdıklarını düşünüyor. O neden, toplumsal iktidar. David Smail'in Mutsuzluğun Kökenleri kitabına referansla; yasadığımız şeyin, egemen sınıfın en başarılı taktiği olan büyük gönüllülüğün -her bireyin olmak istediği seye dönüşme gücüne sahip olduğu inancı- egemen ideoloji haline getirilmesi neticesinde beliren kolektif bir depresyon olduğunu söylüyor.
Narcissuslar tüm köşeleri tuttu. İşyerlerimizde, haber kanallarında ve hatta evimizde... Bırakın bir köşede eriyip çiçeğe dönüşmeye devam etsinler. Kolektif depresyonu aşmanın yolu kendimize dönerken, okları doğrudan kendimize değil bir de onlara çevirmekten geçiyor.
Kaynak: terrabayt.com "İşe Yaramaz", britannica.com, Behary W. Narsistle Ateşkes
📸: Narcissus by Caravaggio (wikipedia.com)
Comentarios