1998'de okula başladık. Yirmi senelik bir serüvenin başlangıcı ve bu heyecan verici döneme eşlik eden unutulmaz bir gelişme olarak 75. yıl Cumhuriyet Bayramı kutlamaları... Tüm rozetlerde, paraların üzerinde, reklamlarda ve hatta Anıtkabir silüetinde... Evde zaten fazlasıyla politize olmuş dimağlarımız, Cumhuriyet tarihnin en organize ve coşku dolu bu 29 Ekim kutlamasının izlerini hâlâ taşıyor. Bugün milli bayramlarda Kızılay Meydanı'nda halk konseri arayan gözlerimiz, Koç ve Sabancı reklamlarıyla titreyen ve 10. Yıl Marşı (Kenan Doğulu versiyonu) ile coşan kalbimiz hâlâ 1998 senesinde bir miktar.
75. yıl kutlamaları -öncekilerden farklı olarak- stadyumların ötesinde kent merkezlerinde, eşgüdüm yerine halk konserlerinde ve kendiliğinden gelişen bir şölen (Özyürek, 2008)! Fakat bu şölenin, piyasa mekanizmalarının belirleyiciliğinin daha da kuvvetlendiği bir zamanda, devletin sivil toplum örgütlerine fon tahsis ederek "sivil kıldığı" ve dönemin düzen bozucu tüm unsurlarına karşı güçlü bir bildiri niteliği taşıdığını da belirtmek gerek. Devletin, iktidarını kendi sınırları ötesinde üretmeye yöneldiği, devlet- sivil toplum arasındaki çizginin olabildiğince inceldiği ve devlete dair sembollerin yeni anlamlar kazandığı bir dönemin çıktısı aslında yaşadıklarımız.
2001 Avrupa Basketbol Şampiyonası, 2002 Dünya Kupası, Every Way That I Can ve dahası... Eski Türkiye diyince hatrımızda canlanan "birlik ve beraberlik" temalı her ne varsa, 75. yıl kutlamaları kronolojik olarak ilk sırayı alıyor sanki.
O gün, Cumhuriyetin 100. yılı amma uzak gözüküyordu. Zaten 6 yaşındaydık ve karşı kaldırıma tek başımıza geçmek bile uzak geliyorken şimdi 1998 bir o kadar uzak... 75. yıl logosuna dair hislerimiz ise baki...
Kaynak: Esra Özyürek (2008). Modernlik Nostaljisi.
📸: DSİ Genel Müdürlüğü Barajlar ve HES Dairesi, 8. Kat - 10111998
Comments